Funda Erdoğan

Koçluğun Sihri mi? Danışanın Gücü mü?

Funda Erdoğan

Farkındayızdır aslında, bir şeylerin yolunda gitmediğinin, akıntıya kapılıp sürüklendiğimizin. İsteriz ama elde edemeyiz, koşarız ama varamayız. Taviz veririz, sabrederiz, yoruluruz, bunalırız kimi zaman iş yerinde, kimi zaman ilişkilerimizde kimi zaman ailemizle, evimizde.

Dahi bilim adamı Albert Einstein “Delilik: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek” demiş. Peki o zaman, hayattan farklı beklentileri olan ama mevcut yaşantımızdan da vazgeçmeyen bizler, deli miyiz? Yoksa değişime ve değişimi gerçekleştirebilmek için de biraz cesarete mi ihtiyacımız var?

Koçluk almak, bu noktada değişimi başlatan ilk adımdır. Öyle bir görüşme hayal edin ki sizi tüm varlığı ile dinleyecek, sizi siz olduğunuz için kabul edecek, sizi anlayacak, değişim yolundaki yolculuğunuzda size eşlik edecek, önünüze çıkan engelleri tanımlamanıza destek olacak, yolunuz sis ile kaplandığında ışığı görmenizi sağlayacak olan “koç” ile sınırların, yargılamanın olmadığı, güvenin ve açıklığın temel olduğu bir iletişim, etkileşim ve dönüşüm alanı..

Koçluk görüşmesinde danışan, belirlediği amacı doğrultusunda kendi hareket planını çizebilir,  hedefine ulaşmasında kendisini engelleyen durumları değerlendirir, düşünce sisteminin işlevselliğini olumsuz yönde etkileyen sabotajcılarını keşfeder, davranışlarının altında yatan duyguları ile yüzleşir, inanç sistemini tanır, geçmişinden taşıdığı yükleri taşımayı bırakır, sahte benliğinden kurtulur ve gerçek benliğine kavuşur. 

Peki koçluğun sihirli dünyası mıdır bu? Koç için danışan, kendi cevaplarına sahiptir sadece cevaplara sahip olduğunun farkında değildir. Bu nedenledir ki koç, danışana cevaplar sunmaz, sezgileri ve büyük resmi görme becerisi ile odaklanır ve danışanın bugüne kadar kendisine bile sormadığı soruları sorar. Koç, oluşan farkındalık ile hayallerine ve hedeflerine ulaşmasında danışanın kendi sorumluluğunu almasına destek olur.

Danışanın farkındalığının sağlanabilmesi için önce güven ortamının kurulması gerekir. Güven ortamı, görüşmedeki tarafların dürüst bir iletişim içinde olması ile gerçekleşir. Koç, danışanını sadece sözleri ile değil vücut dili, ses tonu, duygu geçişleri ile dinler. Güçlü soruları ile danışanın kendisine, hayatına, geçmişine ve geleceğine dair merak uyandırır. Koç ve danışan görüşme süresince adeta ahenkle dans ederler. Danışan ve koçun dansı, öğrenmeyi ve harekete geçmeyi sağlar. İşte değişim de böyle başlar. Danışan gücünü keşfeder ve değişime olan direnci yerini değişimi yaşamaya bırakır. Değişim dalgaları hayatının tüm safhalarına yayılır. Danışanın gücü, koçluğun sihri olur.

Sosyal Medya'da Paylaşın

Share on linkedin
Share on facebook